24 Aralık 2015 Perşembe

Merak ediyorum…

Yılbaşı kutlanır, kutlanmaz.
Hiç o topa giremiycem.
Ben bütün özel günleri kutlarım.
Hiçbir fırsatı kaçırmam sevdiklerime sevdiğimi söylemek için diyelim.
Huyum kurusun.
Siz de kaçırmayın.
Siz de hatırlayın.
Maddi değeri değil manevi değeri olsun hatırlamalarınızın.
Sabah uyandığında, okuma yazma bilmeseler bile, onun için hazırlanan bir kartla gözünü açsın çocuklarınız.
Sizin en güzel dileklerinizle uyansın, karınız, kocanız.
Her gün defalarca konuştuğunuz ama seni seviyorum demediğiniz annenizin babanızın bir notla yüzü gülsün hala hayattayken.
Bir bitter çikolata gönderin sevdiğiniz arkadaşınıza, küçük bir notla.
Sevginizin, dostluğunuzun tadı kalsın damağında.
Uzun süre görüşemeseniz de, kaldığınız yerden devam ettiğiniz dostlarınıza hatırlatın kendinizi.
Elektronik olmasın ama hatırlatmalarınız.
Elle tutulur olsun illa ki.
Atsa atılmasın satsa satılmasın.
Anılarınızı biriktirdiğiniz kutuda yerini alsın.
Kutu derken, yaş aldıkça silikleşen hafızamızdan değil, gerçek bir kutudan bahsediyorum ben.
Çocukluğunuza, çocuklarınıza, ailenize dair anıları sakladığınız kutudan.
Hah tam da oraya koyun bu küçük notları, minik hediyeleri…
Uzaklaşsanız da hayatınızdan hiç çıkmayan sevdiklerinizin yüreklerini…
Gün gelip de mutsuz hissettiğinizde, mutluluk kutunuz bu sizin.
Kapağını her açtığınızda size illa ki iyi gelir.
Sabahın körü, uyku uyku diye söylenerek arabaya bindiğimde duyduğum bir Candan Erçetin şarkısı yazdırıyor bana bunları.
Yıllar geçtikçe, sıradan mı olacaksın…
Yoksa yenilmeyip zamana, sevdiğim gibi mi kalacaksın.
Ben zamana hiç yenilmedim.
Siz de yenilmeyin.
Sevdiklerinizin, sevdiği gibi kalın.
Mutlu yıllar.
Özlem… 25/12/15