27 Ocak 2012 Cuma

Akıllanmam ben...

Anne olanlar bilir.
Annelik ilk andan itibaren zordur.
Mide bulantısı, baş dönmesidir.
Saçlarının dökülmesi, ne giyersen olmamasıdır.
Kendini çirkin hissetmektir.
Kocana beni artık beğenmiyorsun diye dudak bükmektir.
Beni aldatırsan seni öldürürüm demektir.
Yatakta sağdan sola dönememektir.
Her zorluğu çekmek ama tekme yediğinde suratında gördüğün salak gülümsemedir.

Kolun incinse bir hafta yatarken, ameliyat olmuşken aynı gün ayağa kalkmaktır.
Uykusuz geceler, uydurma ninniler, siyah süt psikolojisidir.
Kaka yapamıyor diye ağlamak, gaz çıkarınca sevinmektir.
Gece onun için, gündüz patronun için çalışmaktır.
Hem anne hem iş kadını hem ev kadını hem kadın olabilmektir.
Ne kadar yorgun olursan ol onunla vakit geçirmektir.
Seni sen olmaktan çıkarsa da senin onu hayatından çıkaramamandır.

Bebek yapmak, suratının ortasına dövme yaptırmak gibidir demişti eat, pray, love filmindeki kadın julia roberts’a…
Bir kez yaptın mı bir daha kurtulamazsın.
Tam da böyle bir şey işte annelik.
Karar vermesi zor, hissetmesi zor, ama olması en zor…

İşte bu yüzden akıllanmam ben diyorum ya.
Hayatımın en zor dört yılını geçirmişken, hayatımın bir sonraki dört yılının nasıl geçeceğini hayal bile edemezken, yüzüme ikinci bir dövme yaptırıyorum.
Mutlulukla, sevinçle, hayatımın geri kalanında daha çok yorulmayı kabul ediyorum.
Ama ben zaten bütün yüzüm dövmelerle kaplansın istiyorum.
Hayatım bir sürü çocuktan ve onlarla her gün yeni bir şeyi keşfetmekten ibaret olsun istiyorum.

Çünkü ben dünyayı iyiliğin kurtaracağına inanıyorum.
İyilik ise, sevgi dolu annelerden doğan, mutlulukla büyütülen çocuklarımızdan gelecek…

Hiç yorum yok: